Diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre, KSYÖ, şubat ayı içinde birçok kez başkent Şam'da Esed rejiminin ablukasındaki Doğu Guta'da klor gazı içerikli bomba kullanılmasına ilişkin haberler üzerine inceleme başlattı.
Esed rejimi, son olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1 aylık ateşkes kararı almasının hemen ertesinde, geçen pazar günü, Doğu Guta'da kimyasal silah kullanmıştı. 16 sivil gazdan etkilenmişti.
Rejimin KSYÖ'ye verdiği taahhüt gereği, kimyasal silah kullanımını 19 Ağustos 2014 itibarıyla sonlandırmış olması gerekiyordu. Zira rejim, 21 Ağustos 2013'te Şam'ın Doğu Guta bölgesinde bin 400'ün üzerinde sivili kimyasal silah ile öldürmesinin ardından KSYÖ'nün devraldığı kimyasal stokunu imha sürecine dahil olmuştu. Bu sürecin yolunu Rusya, ABD'nin daha önce ilan ettiği "kırmızı çizgisi" gereğince müdahalesini engellemek için yaptığı teklifle açmıştı. Ancak KSYÖ'nün tüm stokun imha işleminin tamamlandığını duyurmasının ardından Esed rejimi, öldürmenin yanı sıra korkutup göç ettirmek için de kimyasal saldırılarını sürdürdü.
BM ile KSYÖ ortak soruşturma misyonu (JIM), 27 Ekim 2017'de, rejimi, Han Şeyhun'da en az 100 sivilin öldüğü 4 Nisan 2017 tarihli kimyasal silah katliamından sorumlu bulduğu raporunu BM Güvenlik Konseyine sunmuştu.
JIM'in kararı, tek başına katliamın sorumlularının Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanmasına yetmiyor. Suriye'nin UCM üyesi olmaması nedeniyle, rejimi BMGK'nin UCM'ye sevk etmesi gerekiyor. Henüz BMGK'de böyle bir adım atılmazken, Esed rejimi kimyasal silaha başvurmaya devam ediyor.
Kaynak: AA